Zaten kültür kılıca hep galip gelmiştir. Milletleri yıkan, savaşta değil kültürdeki mağlubiyettir.
İskender Pala
“Yemyeşil ve sık ormanlarla kaplı sessiz bir yürüyüş yolundayım, kulağımda James Blunt’ın dinlendirici sesi, hava puslu, mevsim sonbahar, istikamet dünyanın merkezi, huzurun ve zamanın başlangıç Noktası Greenwich’teyiz…” Evet böyle diyordu oraları ziyaret eden ve hayranlıkla bizlere aktaran gezgin bir Türk turist…
Sizinle Dünyanın Merkezinin alameti Milyon Taşının hikayesini paylaşacağım. Milyon Taşı Ayasofya Camii karşısında Yerebatan Sarnıcı’nın giriş kısmının sol tarafında bulunan dikili antik bir taştır. Şimdiye kadar çoğu kimsenin farkına bile varmadan yanından geçtiği bu taş çok önemli bir tarihi misyon taşıyor.
İstanbul’un kuruluşu esnasında şehrin efsanevi kurucusu Megaralı Kral Byzas tarafından dikildiği yolunda bilimsel olmayan birtakım söylentiler olsa da ciddi tarihçiler taşın Konstantinopolis’i başkent yapan Büyük Konstantin’in, “dünya merkezi alameti” olarak diktiği hususunda hemfikirdirler (MS 4.yy). Bu taş Dördüncü yüzyıldan itibaren Konstantinopolis’e (İstanbul’a) ulaşan Antik dönem Roma yollarının başlangıç noktası ve dünya şehirlerinin İstanbul’a olan uzaklıklarının hesaplanmasında sıfır noktası olarak baz alınmıştır. Örneğin Romalıların Bakırköy’e Hebdomon (Grekçe yedi/7) adını vermelerinin sebebi, Milyon Taşına yedi mil uzaklıkta olmasıymış. Yapıldığı dönemde çok özel mimari özelliklere sahip olup, Tetrapylon şeklindedir yani dört sütun üzerinde kubbeli bir yapıydı ve kubbesinde kabartmalar ve heykeller bulunuyordu…Ne yazık ki bu tarihi taşın önemli bir kısmı zamanla zarar görmüş, yıkılmıştır. Rivayete göre İngilizler de bir parçasını Londra’daki Greenwich’e götürünce elimizde şu anki parça kalmış.
19. Yüzyılın sonuna kadar sıfır meridyeninin (başlangıç meridyeni) Milyon Taşının bulunduğu İstanbul’dan geçtiği kabul edilirdi. Bu sebeple teknik olarak dünyada birçok ülke saatlerini İstanbul’a göre ayarlardı. Dahası haritalar bu nokta baz alınarak hazırlanır ve yönler buraya göre tayin edilirdi. Mesela Moskova’nın İstanbul’daki Milyon Taşına uzaklığı 1757 km, Londra’nın 2502 km, Roma’nın 1377 km, Kudüs’ün 1825 km, Mekke’nin 2407 km, filanca şehrin İstanbul’a uzaklığı şu kadar km denirdi; haritacılık, tarih yazıcılığı, bütün kayıtlar, yazışmalar, anlaşmalar, ticaret, vs. buna göre yapılırdı. Osmanlı Devleti zamanında da burası bir alametifarika kabul edildi ve korundu. Osmanlının hâkim olduğu toprakları gösteren haritalarda Baş (sıfır) meridyen olan Ayasofya’nın Kubbesindeki hilalden geçen meridyene “Arz_ı Halife ya da “Arz-ı İstanbul” deniyordu.
Söz konusu Bizanslılar ve İstanbul olunca efsane de eksik olmuyor. Bizans Hristiyan olsa da bu yapıyla ilgili efsanenin temeli galiba pagan Roma’da mitolojiye dayanıyor. Bizanslılar kendileri için kutsal olan sütuna büyük anlamlar ve efsaneler yükledi. Bir efsaneye göre, Milyon Taşından ileri hiçbir düşman askeri geçemez, geçmeye çalışırsa gökten inen bir melek tarafından ikiye bölünürdü. Hem 1204 yılında Katolik Latin istilasında hem de 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet ordusuyla İstanbul’a girerken bu efsanenin gerçeklemesini bekleyen Bizanslıların hayal kırıklığına uğradığı görülüyor…
“Tüm Yollar Roma’ya Çıkar”
İstanbul’daki Milyon Taşı, asırlarca dünyanın merkezi olarak kabul edilmiştir. Birçok tarih araştırmacısı ‘Bütün yollar Roma’ya çıkar’ tabirinde kullanılan “Roma” aslında İtalya’nın başkenti için değil, Milyon Taşının bulunduğu Doğu Romanın başkenti Konstantinopolis (İstanbul) için kullanılmıştır diyor. İmparator Konstantin bu anıt taşı İstanbul’a Kudüs’ten getirtmiştir ve Milyon Taşı olarak bilinen bu taşa Hz. İsa’nın dokunduğuna inanılır. İmparator Konstantin, kutsiyet atfettiği bir taşı buraya getirip dikerek imparatorluğun ve dünyanın merkezini bu şekilde tescilledi ve dini anlamlar yüklediği bu taş sayesinde zamanının en güçlü imparatorluğunu halkı ve Hristiyan dünya üzerindeki otoritesini dini duyguları diri tutmak suretiyle yönetmiş oldu. İstanbul, dünyayı doğu ve batı diye ikiye ayıran merkez konumundaydı. (Buradan bakınca orta doğu, yakın doğu, Uzakdoğu, uzak batı kavramları ne kadar değişiyor.)
“Yemyeşil ve sık ormanlarla kaplı sessiz bir yürüyüş yolundayım, kulağımda James Blunt’ın dinlendirici sesi, hava puslu, mevsim sonbahar, istikamet dünyanın merkezi, huzurun ve zamanın başlangıç Noktası Greenwich’teyiz…” Evet böyle diyordu oraları ziyaret eden ve hayranlıkla bizlere aktaran gezgin bir Türk turist.. Bir zamanlar atalarımızın Dünyanın merkezi olarak yönettiği “huzur diyarı İstanbul” un zamanın ve hayatın merkezi olduğunun farkında bile olmadan…Bilirsiniz Batılı ülkeler şehirlerinin bakımına çok önem verir medeniyetlerinin göstergesi olarak.. Peki, Coğrafya derslerinde ve kitaplarında enlem ve boylam konusu anlatılırken adı sıkça geçen ve birçoğumuza yabancı olmayan Greenwich neresi? Londra’nın güneyinde, Thames Nehri kenarında bulunan muazzam bakımlı ve senenin her mevsimi turistlerin uğrak yeri olan bir semt. İngiliz yönetimi kendi halkına ve “meraklı turist” olarak gelenlere “Dünyanın merkezindesiniz” diyor…
1884 yılında 25 ülkeden 42 delege Washington’da bir araya gelerek, “Uluslararası Meridyen Konferansını” düzenliyor ve dünyanın saat dilimlerini belirleyecek kararı almaya çalışıyor. Toplantıda Osmanlı’yı Ahmet Rüstem Efendi temsil eder. Yapılan oylama sonucu Osmanlı’nın “şerhli evet”iyle başlangıç meridyeni Greenwich’e taşınır ve burası “0 meridyeni” olarak belirlenir. Böylece, kısaltılmışı GMT olan “Greenwich Mean Time /Greenwich saati “ dünyanın kullanacağı uluslararası zaman dilimi olarak belirlenmiş oluyordu. Tarihçi İlber Ortaylı’ya göre Greenwich ’in sıfır noktası olarak kabul edilmesi, Britanya İmparatorluğu’nun (üzerinde güneş batmayan İmparatorluk) tezahürü ve ilanı olarak anlaşılmıştır. Bugün bütün Dünya gibi bizde saatlerimizi Greenwich’e göre ayarlıyoruz. İngilizler 1886’da Yerebatan Sarnıcı’nın girişi kapısı kısmındaki Milyon Taşının yarısını kesip Greenwich’e götürdüler, gidenler görmüştür. Bunun sebebi Batı kültürel kodlarında tarihte de günümüzde de sembol ve ikonların son derece önemli olmasıdır. Özellikle eğitim ve iletişimde işaret, simge, ikon, sembollerin ne kadar önemli olduğunu işin uzmanları çok daha iyi bilirler. Bu bir kültür ve tarihi okuma meselesidir. Belki sıfır meridyeni yeniden İstanbul’dan başlatamayız ama mesele gelecek nesillerimizin tarihsel olarak işin doğrusunu öğrenmeleridir.
Dünyadaki bazı şehirlerin, 470 yıl boyunca başkentimiz olan İstanbul’umuzda Ayasofya Camii karşısında Yerebatan Sarnıcının hemen yanında bulunan Milyon Taşına uzaklıkları:
Tokyo- 8954 km
Tahran- 2040 km
Roma- 1377 km
Moskova- 1757 km
Mekke- 2407 km
Londra- 2502 km
Berlin- 1740 km
Bakü- 1756 km
Yazar: Erhan BAĞ
Kaynak: erhanbag.medium.com