Farzlara tâbi ve belli bir vakti olan “revâtib sünnet”lerin dışında sevap kazanmak amacıyla muayyen zamanlarda kılınan ve Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği nâfile namazlar bulunmaktadır.[1] Bu namazlardan bir tanesi de işrak veya kuşluk(duha) namazıdır.
Güneşin doğduğu yere şark veya maşrık denir. Güneşin ortalığı aydınlatmasına da işrak denir. Şark kelimesinden gelmektedir işrak vakti. Güneşin doğup ışıklarını şarktan etrafa yaydığı zamandır. Kırmızılığı gitmiştir, parlamaya başlamıştır.[2] Duhâ kelimesi Kur’an’da sözlük anlamıyla altı yerde geçer (el-A‘râf 7/98; Tâhâ 20/59; en-Nâziât 79/29, 46; eş-Şems 91/1; ed-Duhâ 93/1). Hadislerde de ed-duhâ, salâtü’d-duhâ, sübhatü’d-duhâ ve şüf‘atü’d-duhâ gibi tabirler yer alır. “Güneşin doğduktan sonra parlaklık kazandığı zaman” anlamındaki işrâk kelimesi bir âyette (Sâd 38/18), salâtü’l-işrâk da bir hadiste (Heysemî, II, 238) geçmekle birlikte bu tabir literatürde nâdiren kullanılmıştır.[3]
İşrak vakti ve bu vaktin değerlendirilmesinin önemi hakkında Peygamber Efendimizin hadisleri aşağıdaki şekildedir:
Hazret-i Enes (r.a.)'dan rivayeten, Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki: "Her kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturup zikrullah ile meşgul olarak vaktini geçirmeye devam eder, ardından da kalkıp iki rekât namaz kılarsa; (böyle hareket eden bir mü’mine bu hareketi) tam olarak, tam olarak, tam olarak bir hac ve bir umre yapmış gibi ecir kazandırır." buyurmuştur.[4]
Hazret-i Ayşe (r.a.) validemiz, Resûlullah (s.a.v.)'den işittim, buyurdu ki: "Her kim sabah namazını kıldıktan sonra oturduğu yerden kalkmaz ve dünya işinden bir şey ile meşgul olmayarak, Allah'ı zikreder ve duha (kuşluk) vaktine kadar zikir ile meşgul olup; sonra, dört rekât duha namazı kılarsa; anasından doğduğu gün gibi günahlarından çıkar ve onda günah kalmaz."[5]
Kim sabah namazını kıldıktan sonra, iki rekatlık kuşluk namazını kılıncaya kadar, hayırdan başka bir şey söylemeden namaz kıldığı yerde oturarak beklerse, Allah onun günahlarını, denizin köpüğü kadar çok olsa bağışlar.[6]
Ukbe b. Âmir el-Cühenî’den şöyle nakledilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.) bize üç vakitte namaz kılmayı ve ölülerimizi defnetmeyi yasakladı: Güneşin doğmasından itibaren bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar, güneşin gökyüzünde tam dik oluşundan batıya yönelmesine kadar ve güneşin sararmasından itibaren batmasına kadar.”[7]
Hadislerde Hz. Peygamberin (s.a.s.) sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar oturduğu yerden kalkmadığı[8] ; bazı rivayetlerde bu oturuş esnasında Allah’ı zikrettiği rivayet edilmiştir[9]. Efendimiz’in bir hadislerinde, “güneş yükselip beyazlaşınca” sabah namazını kaza ettiği ifade buyrulmakta[10], başka bir hadislerinde ise “güneş bir mızrak boyunu buluncaya ve (sarı, zayıf) ışıkları kayboluncaya kadar namazı bırak” emredilmektedir[11]. Son hadisten de anladığımız üzere işrak vaktinin giriş zamanı, güneşin doğuş saatinden itibaren bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar geçen zaman sonrasıdır.
Farz namazların, bu namazların öncesinde veya sonrasında kılınan sünnet namazların, vitir, teravih ve bayram namazlarının kılınabilmesi için vaktin girmiş olması şarttır. Vakit aynı zamanda namazın vücûb sebebidir. Bazı vakitlerde namaz kılmak mekruhtur. Kerâhet, vaktin ya doğrudan kendisinden veya vaktin dışındaki bir sebepten kaynaklanabilir. Birinci durumda mekruh olan vakitler (kerâhet vakitleri) güneşin doğmasından yükselmesine kadar geçen süre (şurûk), güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman dilimi (istivâ) ve güneşin batma zamanı (gurûb) olup Hz. Peygamber bu vakitlerde namaz kılınmamasını istemiştir (Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 293).[12]
İşrak vaktinin tam olarak ne zaman başladığına dair kaynaklarda farklı rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlerden hareketle de farklı hesaplamalar ve farklı sonuçlar ile uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Bu kaynakları astonomik ve bilimsel metodlarla hesaplama, tarihsel kaynaklara göre rivayetler ve güneşin doğuşunu gözleme dayalı hesaplama olarak 3 ana başlığa indirgeyebiliriz. Çalışmamızda farklı ana başlıkların detaylarını ve işrak vakti ile ilgili olarak ortaya koydukları sonuçları inceleyeceğiz.
İŞRAK VAKTİNİN HESAPLANMASI
A. ASTRONOMİK HESAPLAMA İLE
Güneşin günlük hareketi olan bir turu esnasında ufuk düzlemiyle yaptığı açı (yataya göre yaptığı dikey açı) zamana bağlı olarak sürekli değişir. Güneşin gökyüzündeki yüksekliğini ifade eden ve Güneş Dikey Açısı (GDA) adı verilen bu açı, vakitlerin hesaplanmasındaki en temel parametredir. Güneş Dikey Açısı, güneşin merkezi referans alınarak ifade edilir. GDA öğle vakti en yüksek, gece yarısı en düşük ve güneş ufuk hattını kestiğinde sıfır derece olmaktadır.
Şekil-1: Namaz ve Kerahat Vakitleri[13]
Atmosfer tabakası, içine giren güneş ışınlarının yönünün değişmesine sebep olmaktadır. Bu değişimde ışığın hareket istikameti, az yoğun katmandan daha yoğun katmana doğru olmaktadır; yani boşluktan gelen ışık, gittikçe daha yoğunlaşan bir gaz tabakası içinde hareket ettikçe içeri (yeryüzüne) doğru kırılmakta ve görünür Güneş Dikey Açısı artmaktadır. Bu da güneşin, gerçekte bulunduğu yerden daha yukarıda görülmesine sebep olur.
Şekil-2: Ufkun Altındaki Güneşin Görülmesi
Güneş ışınlarının sararmasında atmosferin ışığı kırma etkisinden dolayı, Güneş ufka yakınken optik kalınlığı artmakta ve mavi ışınların saçınıma uğramaktadır. İşte, tayfındaki mavi renk oranını kaybeden güneşin parlaklığının azalarak görünür derecede sararması için yaklaşık 5° dikey açının altına inmesi gerektiği kabul edilmiştir. Buna göre, işrak ve isfirar vakitleri için 5° dikey açı referans alınmaktadır.[14]
Abdurrahman Özlem tarafından yayınlanmış olan “İslami Vakitlerin Tanımı ve Hesaplanışı” isimli makalede işrak vaktini, güneş dikey açısının bir fonksiyonu olarak gösteren denklem aşağıda şekilde verilmiştir:
HA = ± arccos((sin(GDA)-sin(EA)*sin(enlem))/(cos(EA)*cos(enlem)))
Vakit = Yerel Zeval Vakti + HA/15
Bu denklemde HA (saat açısı), güneşin yörüngesi üzerinde, zeval ile GDA'ya ulaştığı nokta arasındaki açı olup, öğleden öncesi için (imsak ve güneş) negatif, öğleden sonrası içinse (ikindi, akşam ve yatsı) pozitif alınacaktır. Bu açı 15 değerine bölünerek saate çevrilir. GDA ilgili vakte ait Güneş Dikey Açısını, EA ise Eğim Açısını göstermektedir. Eğim Açısı, dünya yörüngesine (ekliptiğe) dik düzlem ile dünya ekseni arasındaki açıdır. Başka bir deyişle, güneş ışınları ile ekvator düzlemi arasındaki açıdır, ya da dünya-güneş hattının kestiği enlemdir. Bu açı yaklaşık olarak 21 Mart ve 23 Eylülde 0º, 21 Haziranda +23,4º, 21 Aralıkta ise -23,4º’dir. Eğim açısı şu formülle hesaplanır:
EA = arcsin(sin(OBL) * sin(Ekliptik Açısı))
OBL = 23,43929º - 0,000000356º * gün [J2000 itibarıyla]
Dünya ekseninin eğikliği (OBL) J2000 (1 Ocak 2000 saat 12:00 GMT) itibarıyla 23,43929º olup, sonraki her gün 0,000000356º azalmaktadır. Güneşin boylamı olarak bilinen ekliptik açısı, ilkbahardaki gündönümünde sıfır olarak kabul edilmektedir. J2000 itibarıyla 280,466º olarak ölçülen bu açı, sonraki her gün ortalama olarak 0,98564737º ilerler. Buna göre şu denklem yazılabilir[15]:
ortalama ekliptik açısı = 280,466º * 0,98564737º * gün
Yukarıda verilmiş olan formülasyonlara göre her aybaşı için İstanbul, Hatay ve Mekke baz alınarak yaptığımız astronomik güneş doğuş ve işrak başlangıç saatleri aşağıdaki şekilde hesaplamaktayız:
Yaptığımız hesaplamalarda mevsimsel etkilerden dolayı gündüzün uzayıp kısalmasına rağmen işrak vaktinin giriş süresinin yıl boyunca İstanbul için 31’53’’ ila 38’08’’ arasında, Hatay için 29’46’’ ila 34’34’’ arasında ve Mekke içinse 25’50” ila 28’38” arasında değişkenlikler gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Hesap yoluyla bulunan tüm bu vakitlerde, tanımından kaynaklanan ve coğrafî/meteorolojik şartların neden olduğu belirsizlikler bulunmaktadır. Bir belde için tek bir vakit kullanılması neticesinde belde arazisi üzerindeki vakit değişikliklerinin ihmal edilmesi ve referans olarak kullanılan saatin gerçek astronomik saatten farklılık gösterebilmesi gibi parametreler de hesaba katıldığında, belli bir ihtiyat payı bırakılarak amel edilmesi daha uygundur. Bu sebeple hesaplanan vakitlere, temkin süresi adı verilen ufak bir süre eklenmekte veya çıkarılmaktadır. İmsak ve güneş (uygulanacaksa istiva ve isfirar) vakitlerinde temkin negatif iken, diğer tüm vakitlerde pozitiftir. Özellikle yüksek enlemlerde güneş daha yatay bir yörünge takip ettiğinden, güneşin dikey açısı daha yavaş değişir ve belirsizlik artar. Bu durumda daha büyük temkin değerleri kullanılması uygun olur. Türkiye için hâlihazırda takvimlerdeki Güneş doğuş saati -7 dakika temkinli olarak gösterilmektedir. İşrak vaktine ise GDA = 5° koşullarında +10 dakika temkin süresi eklenmesi önerilmektedir.[16]
Temkin sürelerini ekleyerek yapılan hesaplamalar sonucunda İstanbul ve Hatay illeri için şer-i güneş doğuş ve iş vakitleri aşağıdaki şekilde gerçekleşmektedir;
Bu hesaplama sonuçlarına göre şer-i işrak vaktinin giriş süresinin yıl boyunca İstanbul için 48’53’’ ila 55’08’’ arasında, Hatay içinse 49’46’’ ila 51’34’’ arasında değişkenlikler gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu verilerin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işrak vakti için yayınladığı ve tavsiye ettiği güneşin doğuşundan 45 ila 50 dakika sonra başlama kararlarına uygun olduğu görülmektedir.
B. TARİHSEL KAYNAKLARA GÖRE HESAPLAMA
Bazı kaynaklarda işrak vakti girişinin güneş doğuş saatinden 15 ila 20 dakika sonra da olabileceği belirtilmektedir.
Ebu’l-Hasen en-Nedvî, Nüzhetü’l Havâtır isimli eserinde, heyet, nücûm ve takvim ilimlerinde derin bir ilme sahip olan Ahmed Rızahan el-Kâdirî Hazretlerinin işrak vaktini yirmi-yirmi beş dakika olarak açıkladığı belirtilmektedir.[17]
Şeyh Dr. Muhammed Yasir, İmam Gazali’nin Bidâyetü’l-hidaye eserinin şerhi olan el-Kifâye üzerine yaptığı ta’liklerde, “Habib Ömer ibni Muhammed ibni Salim ibni Hafiz’e güneşin bir mızrak boyu yükselme müddetinin kaç dakika olduğuna sorduğumda, kendisi: ”Bu süre felekteki dört dereceden ibarettir, bir derece dört dakika olduğuna göre bu müddet ol altı dakikaya tekabül eder” diye cevap verdi” şeklinde bir dipnot düşmüştür. [18]
Ayrıca Hanbelî âlimlerden olan İbn Useymin (ö. 1421/2000) işrak namazının güneşin doğuşundan on beş dakika sonra kılınabileceğini bildirmiştir. [19]
Günümüz bazı muasır Şafii âlimleri, güneş doğduktan sonraki kerahet vakti süresinin daha kısa olduğunu ifade etmektedir.[20]
Ancak bu kaynaklarda hesaplamanın nasıl yapıldığı veya dayanakları detaylı olarak belirtilmemektedir.
C. GÖZLEME DAYALI HESAPLAMA İLE
İşrak vaktinin belirlenmesi için gözlem yoluyla da deneme/alamet olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Bu gözlem metodu aşağıdaki şekilde tariflenmektedir[21]:
Çenemizi göğsümüze yapıştırarak doğu ufkunda güneşe bakarız. Bu halde iken çenemizi göğsümüzden ayırmadan gözümüzle mümkün olduğu kadar yukarı bakarız. Güneşi göremiyorsak yani güneş, görüş çizgimizin en üstüne çıkmışsa kerahat vakti bitmiştir ve işrak vakti girmiştir.
Bu metoda dayalı olarak yaz mevsiminde İstanbul ve Konya’da yaptığımız gözlemlerde Güneş’in belirtilen hizaya gelmesi 35 ila 46 dakika arasında olmuştur. Kişisel gözlemde görme algısı ve duyarlılık farklılık gösterdiği için zaman aralığı geniş olmaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Güneş doğuş saati, astronomik ve temkinli(şer-i) olmak üzere iki farklı bazda alınmaktadır.
İşrak vaktinin girişini belirleyen Güneş Dikey Açısı (GDA) için de 5° ve 4° olmak üzere 2 farklı görüşün olduğu görülmektedir. Güneş Dikey Açısını 4° alarak yaptığımız hesaplamada aşağıdaki sonuçları bulmaktayız:
GDA = 4° koşullarında ve sadece ekvatora yakın bölgelerde astronomik güneş hesabına göre yaklaşık 21 dakikada işrak vaktinin girdiğini söylemek mümkündür.
Hesap yoluyla bulunan tüm bu vakitlerde, tanımdan kaynaklanan veya coğrafî/meteorolojik şartların neden olduğu farklılıklar bulunmaktadır.
3 farklı coğrafî/meteorolojik şartlara haiz şehirler için yaptığımız hesaplamalarda astronomik güneş doğuşuna göre;
- İstanbul şehri için işrak vakti girişinin Nisan ayında en kısa sürede (26’35’’) olduğu,
- Hatay şehri için işrak vakti girişinin Nisan ayında en kısa sürede (24’49’’) olduğu,
- Mekke şehri için işrak vakti girişinin Nisan ve Ekim aylarında en kısa sürede (21’34’’) olduğu görülmektedir.
Daha çok Arap kaynaklarında geçen işrak vaktinin 15 ila 20 dakika arasında girmesi rivayetlerinin herhangi bir hesaba dayalı gerekçesini araştırmalarımızda göremedik. Hadis kaynaklarında geçen Güneş’in bir veya iki mızrak yükselmesine atıftaki farkın bile ne derece farklı sonuçlar ortaya koyacağı aşikardır.
Ayrıca Güneş’in yükselmesinin gözlem ile tespit edilmesi durumunda kişisel algı ve yorumların farklı sonuçlar ortaya koyacağı bir gerçektir.
Arap kaynakların temkin sürelerini dikkate almadıkları ve ibadeti kolaylaştırmaya yönelik iyi niyetle hareket ettikleri söylenebilir.
Türkiye’de ise bu hesaplamalar ilmi kaynaklara dayalı olarak hesaplanmakta ve temkin süresi de eklenerek ihtiyatlı davranılmaktadır.
Güneşle ilgili olarak Peygamberimizin tanımladığı 3 kerahat vaktinde asıl hikmetin Mecusilere muhalefet olarak bu zamanlarda herhangi bir namazın kılınmaması tavsiye edilmesidir.
Sonuç olarak Türkiye için geçerli olmak üzere eğer uyku, sağlık sorunu, mesai saatleri vb. kısıtlayıcı durumlar yoksa takvimlerde belirtilen Güneş doğuş saatinden 45 dakika sonra işrak vaktinin girişi baz alınabilir. Ancak yukarıda belirtilen mazeretler dikkate alınarak, ibadetlerde kolaylaştırıcılığı tavsiye bakımından işrak temkinini de yok sayarak takvimlerde belirtilen Güneş doğuş saatinden 30-35 dakika sonra işrak vaktinin girişi baz alınabilir.
HAZIRLAYAN: TUĞRUL ÇEKİRDEK
[1] Mehmet Şener, Kuşluk Namazı, TDV İslam Ansiklopedisi-26, 2002
[2] Prof. Dr. M. Es’ad Coşan, Hadis Sohbetleri, 18 Eylül 1999
[3] Mehmet Şener, a.g.m.
[4] Tirmizi, “Salat”, 412, r.586
[5] Ataullah İskenderani, Miftah-ül Felâh ve Misbah-ül Ervâh
[6] Ebu Davud “Salat” 301 r.1287, Taberani “el-Mu’cemü’l-kebir” XX 196-197 r.442
[7] Müslim, Müsâfirîn, 293; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 55; Tirmizî, Cenâiz, 41
[8] Müslim, Mesâcid, 287
[9] Taberânî, el-Mu‘cemü’s- kebir, II, 293).
[10] Buhari, Mevakit 35, Tevhid 31; Müslim, Mesacid 309–311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11; Tirmizi, Salat 130, Tefsir, Ta-ha; Nesai, Mevakit 53, 54, 55, İmamet 47
[11] Ebu Davud, Salat 299; Nesai, Mevakit 35; Müslim, Müsafırin 294
[12] M. Kamil Yaşaroğlu, Vakit, TDV İslam Ansiklopedisi-42, 2002
[13] Prof. Dr. Orhan Çeker
[14] İslami Vakitlerin Tanımı ve Hesaplanışı, Abdurrahman Özlem, http://alperen.cepmuvakkit.com/
[15] Abdurrahman Özlem, a.g.m.
[16] Abdurrahman Özlem, a.g.m.
[17] Ahmet M. Ünlü, İman - İslam İlmihali, sh. 335.
[18] Şeyh Dr. Muhammed Yasir, El-Kifâye, dh. 189.
[19] İbn Useymin, eş-Şerhu’l-mumte’ alâ Zâdi’l-mustekne’, C IV, Dâru İbnü’l-Cevzî, 1428, s 87.
[20] Mehmet Keskin, Büyük Şafii İlmihali, s.86
[21] Prof. Dr. Orhan Çeker